Dünya; yoğunluk ve sıcaklık bakımından yer kabuğu, manto ve çekirdek olmak üzere üç katmandan
oluşmuştur. Bu katmanlara geosfer adı verilmektedir. Yer kabuğunda levhaların hareket etmesiyle ilgili
birçok kuram ileri sürülmüştür. Bu kuramların en bilineni, 1915 yılında Alfred Wegener (Alfiret
Vegener) tarafından ortaya atılan Kıtaların Kayması Kuramı'dır. Levha adı verilen bu parçalar manto
üzerinde hareket hâlindedir.
Jeolojik zamanlar, Dünya'nın oluşumundan günümüze kadar meydana gelen olayları anlamak ve sınıf-
landırmak için daha çok fosillerin ve çeşitli radyoaktif maddelerin incelenmesiyle (radyometrik
metodlar) oluşturulmuştur. Türkiye’nin jeolojik geçmişine bakıldığında bütün jeolojik zamanlara ait
arazilere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye'nin sahip olduğu arazilerin önemli bir kısmı son jeolojik
zamanda oluşmuştur.
Yeryüzü şekillerinin bir kısmı, oluşumları için gerekli olan enerjiyi mantodaki konveksiyonel
akımlardan alır. Bu enerjinin sonucunda meydana gelen iç kuvvetler yeryüzü şekillerinin oluşmasını
sağlar.
İç kuvvetler; Epirojenez, orojenez, volkanizma ve deprem olmak üzere dört gruba ayrılır.
• Geniş yer kabuğu parçalarının yükselip alçalması olarak adlandırılan epirojenez, dikey bir
doğrultuda ve yavaş gerçekleşir.
• Biriken ve sertlik dereceleri birbirinden farklı olan tortul tabakaların, levhaların yaklaşması
sonucu yan basınçlara uğramasıyla oluşan orojenezle kıvrım ve kırık dağları oluşur.
• Magmanın yeryüzüne çıkması veya yeryüzüne yakın yerlere kadar sokulması olarak adlandırılan
volkanizma, oluşum yerlerine göre derinlik ve yüzey volkanizması şeklinde ikiye ayrılır.
Yer kabuğunda çeşitli nedenlerle meydana gelen kısa süreli sarsıntılar olarak tanımlanan
deprem, çevreye dalgalar hâlinde yayılış gösterir.
Yer kabuğunun ana unsurunu oluşturan kayaçlar; sanayi, madencilik, inşaat vb. birçok alanda
kullanılmaktadır. Kayaç (taş), bir ya da birden fazla mineralin birleşmesinden oluşan katı ve doğal bir
maddedir. Farklı tür ve özelliklere sahip olan kayaçlar; oluşum şartlarına, fiziksel ve kimyasal
özelliklerine göre üç ana gruba ayrılır.
• Magmanın yer kabuğunun içerisinde ya da yeryüzüne çıkıp katılaşmasıyla oluşan magmatik
kayaçlar, magmanın soğuduğu yere göre derinlik kayaçları ve yüzey kayaçları olarak ikiye
ayrılır.
• Dış kuvvetlerin etkisiyle parçalanan kayaçların kil, mil, kum ve çakıl şeklinde ya da suda
çözünmüş hâlde taşınan materyallerin göl, deniz ve karalardaki çukur alanlarda birikerek
sertleşmesi sonucu oluşan tortul kayaçlar, fiziksel tortul kayaçlar, kimyasal tortul kayaçlar,
organik tortul kayaçlar şeklinde üçe ayrılır.
• Tortul ve magmatik kayaçların yer kabuğunun derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basınç altında
mineral ve yapısal özelliklerinin değişmesiyle başkalaşım kayaçları oluşur.
Türkiye'nin bulunduğu alan; farklı jeolojik zamanlarda epirojenez, orojenez, deprem ve
volkanizmanın etkisiyle şekillenmiştir. Ülkemiz, özellikle III. Jeolojik Zaman'dan sonra dikey ve yatay
yönde meydana gelen yer kabuğu hareketlerinden etkilenmiştir. Bu hareketler sonucu günümüzdeki dağ
kuşakları, çöküntü alanları ve kırık hatları oluşmuştur. Bu kırıklardan çıkan lavlar ve diğer volkanizma
faaliyetleriyle de volkanik alanlar meydana gelmiştir.
Türkiye'nin bulunduğu yer kabuğu tabakası; hareket hâlindeki magmanın etkisiyle alçalma, yükselme ve
kırılmaya uğramıştır. III. Jeolojik Zaman'ın ortalarından itibaren tektonik hareketlerin etkili olduğu
ülkemizde Anadolu'nun büyük bölümü kara hâlini almıştır.
Deprem alanlarının beş bölgeye ayrıldığı Türkiye'de fay hatlarına yaklaştıkça deprem riski artmakta, fay
hatlarından uzaklaştıkça da bu risk azalmaktadır.
Dış kuvvetler; yeryüzünün aşınma, taşıma ve birikim faaliyetleriyle şekillenmesinde etkin rol oynar. Dış
kuvvet ve süreçlerin etkisi, iklim ve topoğrafya gibi koşulların da etkisiyle bölgeden bölgeye göre
değişiklik gösterebilir. Örneğin genellikle yağışlı bölgelerde akarsular, kurak-yarı kurak bölgelerde
rüzgârlar, kıyılarda dalga ve akıntılar, karstik bölgelerde yer altı suları, yüksek enlemler ile dağlık
bölgelerde ise buzullar daha etkilidir. Yeryüzünü şekillendiren başlıca dış kuvvet ve süreçler aşağıdaki
gibidir.
Çözülme: Yeryüzünü oluşturan malzemenin erime, çatlama, ufalanma ve dağılma şeklinde kimyasal ve
fiziksel (mekanik) süreçlerle parçalanmasına çözülme denir. Çözülme, yeryüzünün aşınması ve diğer dış
kuvvetlerin yer kabuğunu şekillendirmeye başlayabilmesi için oldukça önemlidir.
Kütle hareketleri: Çözülmeyle ortaya çıkan malzemenin bir kısmı, yer çekiminin etkisiyle eğim
doğrultusunda hareket ederek yer değiştirir. Buna kütle hareketleri (heyelan, çamur akıntısı, kaya
düşmeleri vb.) adı verilir.
Rüzgârlar: Rüzgârlar, yarı kurak ve özellikle de kurak bölgelerde en etkili dış kuvvetlerden biridir. Bu
bölgelerde rüzgârlar; seyrek bitki örtüsü, şiddetli fiziksel çözülme ve diğer dış kuvvetlerin etkisiyle
çeşitli aşınım ve birikim şekilleri oluşturur. Tafoni, yardang, mantar kaya ve çöl kaldırımı rüzgâr
aşındırma şekilleri iken kum yığınları, barkan ve lös rüzgâr biriktirme şekilleridir.
Akarsular: Çeşitli kaynaklardan beslenerek yeryüzünde eğim doğrultusunda bir yatak içinde akışa
geçen sulara genel olarak akarsu denir. Akarsular, üzerinde aktığı zemini aşındırarak birtakım aşındırma
şekilleri meydana getirir. (vadi, dev kazanı, kırgıbayır, peribacası, peneplen, plato) Eğimin azalmasına
bağlı olarak hızı azalan akarsular, taşımış olduğu yüklerini eğimin azaldığı yerlerde biriktirerek
Biriktirme şekillerini oluşturur. (birikinti konisi ve birikinti yelpazesi, dağ eteği ovası, dağ içi ovaları,
taban seviyesi (taşkın) ovası, ırmak adası, delta) Menderes ve taraça ise akarsuların oluşturduğu hem
aşındırma hem de biriktirme şekilleridir.
Yer altı suları (Karstlaşma): Yer altındaki gözenek ve boşluklarda bulunan yer altı suları, yüzey suları
ile birlikte doğada bulunan kalker (kireç taşı), kaya tuzu, jips (alçı taşı), tebeşir, dolomit vb. kayaçları
eriterek çeşitli şekiller oluşturur. Bu yolla oluşan şekillere karstik şekil, bu şekillerin yoğun olduğu
arazilere ise karst topoğrafyası denir. Bu arazilerde lapya, dolin, uvala, polye, mağara, galeri ve obruk
gibi aşındırma şekilleri; sarkıt, dikit, sütun ve traverten gibi biriktirme şekilleri oluşur.
Buzullar: Üst üste biriken karlar, kalın bir örtü meydana getirir ve kendi ağırlıklarının altında sıkışarak
buzullara dönüşür. Oluşan buzul kütleleri, yer çekimi ve kendi ağırlığının etkisiyle harekete geçer.
Bunun sonucunda sirk, buzul vadisi, hörgüç kaya gibi aşınım şekilleri ile moren tepeleri, drumlin
tepeleri ve sander düzlükleri oluşur.
Dalga ve akıntılar: Özellikle okyanus, deniz ve göl gibi su yüzeylerinde rüzgâr, deprem vb. etkilerle
oluşan dalgalar kıyıların biçimlenmesinde önemli bir etkendir. Dalga aşındırmasının yoğun olduğu
kıyılarda falez, falezlerin önünde ise aşınım düzlükleri oluşur. Kumsal, kıyı seti, kıyı oku, kıyı kordonu,
tombolo ve lagün dalga biriktirmesi ile oluşan şekilleridir.
Kıyı bölgesindeki alanın çökmesi veya deniz seviyesinin yükselmesi sonucu ria tipi, haliçli, limanlı ve
dalmaçya kıyılar oluşur. Dağların kıyıya uzanışına göre boyuna ve enine kıyılar, kanyon şeklindeki
karstik vadilerin sular altında kalmasıyla dar ve derin koylarda kalanklı kıyılar, buzul aşındırması ve
biriktirmesinin etkisiyle de fiyortlu kıyılar ve skyer tipi kıyılar oluşur.
Canlılar: Bitki, hayvan ve insanlar yeryüzünün şekillenmesinde etkili olan dış kuvvetlerden bazılarıdır.
Yeryüzü şekilleri üzerine yol, baraj, kanal, park, liman, havaalanı, set vb. yapılar inşa edilmektedir. Daha
çok nüfusun yoğun olduğu alanlarda görülen bu yapılar, topoğrafyanın görüntüsünü kısmen ya da büyük
ölçüde değiştirmektedir
Türkiye;
Türkiye topraklarına bir ağ gibi yayılan akarsular, yüksek ve engebeli alanları aşındırarak çeşitli aşınım
şekilleri oluşturmaktadır. Akarsuların aşındırdığı malzemeleri eğimin azaldığı yerlerde biriktirmesi ile
birikim şekilleri meydana gelir.
Türkiye’de karst topoğrafyasına ait şekillerin en yaygın görüldüğü yerler Orta ve Batı
Toroslardır.Türkiye’de bitki örtüsünün seyrek olduğu iç kesimler ve kumullarla kaplı kıyılarda
rüzgârların yeryüzünü şekillendirici etkilerini görmek mümkündür.Mutlak konum özelliklerinden dolayı
Türkiye'de buzulların etkili olduğu alanlar oldukça sınırlıdır.Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili ayrıca
dört denize kıyısı olan bir ülkedir. Buna bağlı olarak kıyılarımızda dalga ve akıntıların meydana getirdiği
yeryüzü şekilleri ile kıyı tiplerine ait çok sayıda örnek bulunmaktadır.
Türkiye ortalama 1132 metrelik bir yükseltiye sahiptir. Topoğrafyanın oldukça engebeli olduğu
ülkemizde yükselti, genel olarak kıyılardan iç kesimlere ve batıdan doğuya doğru artar. Yeryüzü şekilleri
ise doğu-batı doğrultusunda uzanır. Dağlık alanların oldukça fazla olmasının yanında kıyı ile iç
kesimlerde geniş düzlükler de yer alır. Türkiye'nin ana yeryüzü şekillerini dağlar, ovalar ve platolar
oluşturur.
Alp-Himalaya Dağ Kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde dağlar, genel itibarıyla sıra hâlinde ve birbirine
paralel olarak uzanır. Bunun yanı sıra iç kesimlerde koni şeklinde volkanik dağlar bulunur. Dağların
büyük bölümü, levhaların tortul tabakaları sıkıştırması ve bunun sonucunda kıvrılan kütlelerin
yükselmesiyle oluşmuştur. Sıradağlar şeklinde uzanan bu dağların en önemlileri Kuzey Anadolu Dağları
ile Toros Dağları'dır. Türkiye’de ovalar; konumu, denize uzaklığı, büyüklüğü, biçimi ve yükseltileri
bakımından farklı özellikler gösterir, Türkiye'de oldukça geniş bir alan kaplayan platolar ise, deniz
seviyesine yakın yerlerden başlayıp çok yüksek alanlara kadar görülebilir. Platoların en çok görüldüğü
yerlerin başında İç Anadolu gelmektedir.
Kaynak: OGM Materyal (10.Sınıf - Coğrafya)